Olsa olsa, bir turkuaz ancak bu
Meyveden sulu, yemişten tatlı, cevizden sert, kılıçtan keskin olan
Gezgin dudaklarının arasında oluşan bir tutku. . .
Sihirbaz gibi ansızın; sihir ile kucaklaşan
Çamurdan; ama saçma sapan bir hayal benimkisi
Belki de elimin içini ovuşturan, simsiyah kara lekelerdir.
Zaten bu yaşam, bir önceki yaşamın biraz eskisi
Kara günler ise belki de; üzerine kireç dökülerek değiştirilenlerdir.
Zıvanadan çıkaran her nesnenin, belli bir ismi mi var?
Karamsarlık kırıntıları içerisinde kim yaşamak ister ki!
Bülbül bile öttüğü zaman sesini duyar,
Bu karmaşada, peşimize düşüp de kimler gelir ki?
Sendeleyen her insan acaba sarhoş mu?
Yaşam, bir zillede (sillede?) vurmuş olamaz mı yere onları?
Sanki senin hayatında hiç hatan yok mu?
Bırak artık elemeyi sen de şu kaygan kumları!
Çoğu zaman istiflenmiştir belki de kim bilir benliğimizde, insan katmanları
Soğuk buzullar gibi kaçıp gidiyor elimizden, zaman damlaları
Katmanlar arasında da ince dilimler halinde aşk yalanları
Bir yer de yok ki sırra kadem basalım,
Arkamızı yalar oldu ayak sesleri. . .
Tarih: 30 / 10 / 1992
Hakkımda
- Duygusalt
- En zor eğitim yollarından biri olan hayat ile kendimi eğitmiş bir insan olarak,ne kendi duygu ve düşüncelerime yabancıyım ne de başkalarının duygu ve düşüncelerine,şiir bir duygu aracından çok duyguların meyve vermesidir ki ben nice koca incir ağaçları gördüm,içi kadar meyvesi de çürümüş ve güvenilmez,meyve vermek her kökü olanın değil toprağı bereketli olanın işidir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder