Hakkımda

Fotoğrafım
En zor eğitim yollarından biri olan hayat ile kendimi eğitmiş bir insan olarak,ne kendi duygu ve düşüncelerime yabancıyım ne de başkalarının duygu ve düşüncelerine,şiir bir duygu aracından çok duyguların meyve vermesidir ki ben nice koca incir ağaçları gördüm,içi kadar meyvesi de çürümüş ve güvenilmez,meyve vermek her kökü olanın değil toprağı bereketli olanın işidir...

AĞLAMAKLI

Bilemiyorum, hangisi doğru; ağlamak mı, avunmak mı? . .
Yoksa direnmek mi ağlamaya?
Seni hiç tanımıyorum. . ! Yüzünü de hiç görmedim.
Ne sesini duydum, ne de kokunu aldım;
Benim yaptığım, yoksa yaşamı savunmak mı?

O halde ne ki beni benliğinle bu denli kucaklaştıran!
Belki de sana kızdığım için karalıyorumdur bu satırları.
Sen ki kuyruğunu sıkıştırıp bacaklarının arasına kaçtın,
Bu soluksuz dünyadan.
Cesedin daha soğumadı; ama seni, sevenlerini tekrar aldatıp
Yok olacaksın toprağa bataraktan

Son sevgililerini, iki kez arkasından hançerledin.
Seni, kardeşi gibi seven şirin kızlar, arkadan gözyaşı tüketiyorlar.
Ya o çocuksu gülüşleriyle, şakalarıyla, seninle bütünleşen erkekler
Daha şimdiden, çelik çomak oyunlarında,
Senin yerine oynayacak insanı bulma telaşındalar.

Annen, baban perişan; yaşam savaşı derdindeyken. . .
Bir de kahır koydun gönüllerine, özlemin de cabası
Oysa sadece sana bağımlı olan bir şey değildi yaşamak.
Dedim ya! . . tuzsuz aşa, pirinç kattın sen;
Suyunu kaçırınca da oldu pirinç lapası.

Öğretmenlerin de yas tutuyor senin için
Onlara, aptal öğrencilerin yorucu izdihamlarından sığınacak
Bir çatı altı gibiydin.
Gönlünü fethettiğin bir dilber de vardı, bir yerlerde belki de, kim bilir!
Ama yo! . . İlle de sen, kendini, o pencereden kaldırıp atacaktın.

Mademki yazıyorum; senin için bir şeyler daha karalayacağım.
Sen, en kolay olanını seçtin; zoru ise belki de hiç denemedin.
Benliğinin içinde, belki de sen, kararını çok zaman önce vermiştin.
Bağışlasın beni, seni sevenler; elbette beni üzdün; ama. . .
Ne yazık ki, arkandan ben, ağlamayacağım!

Ne söyleyebilirim ki! . . Senin için üzülerek çarpan yüreklerin hepsi haklı
Bin bir tane soru bıraktın göçüp giderken beyinlerde;
Yaşlı gözleri ise meraklı.
Ne istedin, onca seni seveninden; arıca, bir de benden. . .
Gecenin bir yarısı.
Muradına erebildin mi? . .
Öyle buğulu gözler bıraktın ki arkanda ağlamaklı! . .

Tarih: 17 / 11 / 1992

Hiç yorum yok: