Ağız alışkanlığımı artık, dudağım yadırgar
Kara çarşaflarına bürünüp gezer, ruhumda kadınlar.
Bahçemde bir yerlerde, bir köpek hırlar
Ayaklarımın dibinde ise daima nankör bir kedi mırıldar.
Boylu boyunca uzanıp içime sarkar,
Nafile yakarmaları benliğimi yıkar.
Düşse de hep yerlere, ayağa kalkar
Bütün ölümler, ulemalar hep ondan korkar.
Menzilinde olanı, anında vurur
Gözünü açıp kaparken duan okunur.
Ansızın birdenbire yanına sokulur
Uzaklaştığı her metrede ise yüreğin burkulur.
Her şeyden, onu, üstün tutarsın
Yapışır da üstüne silkinemezsin.
Gözlerinin feri söner de muma dönersin,
Çıplak ayaklarla taşlarda, kanıt ararsın
Çalkalanan nehirler gibi köpürür gönlün
Eh! İşte, o zaman ölümden döndün
Devam ederken yoluna, çıkmaza girdin
Hayırlısı olsun, ne de olsa karar “gönlünün”
Kararsız bir gününde, onu mu andın?
Bir bakışa, bir gülüşe sen de mi kandın?
Acaba, herkesi, sen kendin mi sandın?
Biraz geç oldu; ama sonunda sen de akıllandın.
Mayın tarlalarını adımlar durursun
Varlığıyla yokluğunun miliminde “yoksun!”
Seni, bir saniye düşünmez; sen mi suçlusun!
Ne diyelim kardeşim, “Allah’ından bulsun.”
Tarih: 19 / 10 / 1992
Hakkımda
- Duygusalt
- En zor eğitim yollarından biri olan hayat ile kendimi eğitmiş bir insan olarak,ne kendi duygu ve düşüncelerime yabancıyım ne de başkalarının duygu ve düşüncelerine,şiir bir duygu aracından çok duyguların meyve vermesidir ki ben nice koca incir ağaçları gördüm,içi kadar meyvesi de çürümüş ve güvenilmez,meyve vermek her kökü olanın değil toprağı bereketli olanın işidir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder